O güzel manzaraya boş boş bakındı. Güneş denizin üzerinde ufukta batarken o sarı pırıltıları dalgalar ile dans ediyordu. Bakışlarının ve içindeki duygunun 'hissiz' olduğunu hissetti. Boşluğa dalıp gitmeleri hep olurdu ama bu güzel manzarada bile aklının odaları susmayıp konuşuyordu... Yanıbaşında bir kuş havalandı,süzüldü...süzüldü ve gözden kayboldu...
İstanbul'a ilk geldiğinde köprüden geçerken içindeki o heyecanı biliyordu,çocukluğundan beridir televizyonda gördüğü o koca şehir,o güzel manzara ve heyecanı...
Sevdiği kadınla buluştuğu zaman onu görünce ki o heyecanı...
Güzel bir müzik bulduğunda oluşan o heyecanı...
Yeni bir iş,dostluklar edindiğindeki o heyecanı...
Bir anda beklenmedik gelen o mesajın heyecanı...
Yeni bir yer keşfettiğindeki o heyecanı...
Tüm bunca sayıp gidilecek heyecan içerisinde yerini bir boşluğa hapseden neydi ?
Bunların hepsi aslında her zaman sahte birer aracı mıydı?
Ya da onlar her zaman aynıydı da heyecanı yükleyen mi oydu ?
Yoksa artık tüm bunların somutluğu,soyut duygularını mı törpüledi ?
Yorumlar
Yorum Gönder